Ankara merkezinin antik tarihi 2800 yıl öncesine kadar uzanıyor. Şehri kuran Frig kralı eşek kulaklı Midas coğrafi konumundan ve yer şekillerinden dolayı düşmanın geçmesine izin vermeyen Ankara'ya "gemi çapası" anlamına gelen Ankyra adını vermiş. Ankara'nın ilk AVM'si Armada'nın önünde bulunan gemi çapası da işte buradan geliyor. Ardından batıdan göç eden Galatlar'ın başkenti olan Ankara, daha sonra Roma'nın şehri almasıyla Galatya Eyaleti'nin başkenti konumuna yükselmiş. Romalılar gittiği şehirleri müthiş bir şekilde imar ettikleri için Ankara o dönem yollara, Elmadağ'dan gelen suya erişiyor. 1073'de ise Türkler Ankara'ya geliyor ve böylece Selçuklu dönemi başlıyor. Osmanlıların şehre girişleri ise 1354. Ankara'nın son değişim dönemi de kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olduğu 13 Ekim 1923 tarihidir. İşte bu güzel tarih bizlere sahip çıkmamız gereken, birbirinden güzel eserler, yapılar bırakmıştır.
|
Ankara, 1700-1799 |
Yapıların tarihi geçmişe gittikçe onları koruma gerekliliği ve zahmeti artıyor. Ayrıca koruma bilincinin de yerleşmiş olması gerekiyor. Maalesef biz de bu bilinç yerleşmemiş olduğu için geçmişten günümüze tarihi fazlasıyla tahrip ettik. Zaten gezi boyunca bunu rahatlıkla fark ediyoruz. Gezi rotasının "Antik Ankara" isminde olması gördüğümüz hemen hemen her yerin antik dönemlerden kalmış olmasıdır. İlave olarak Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma eserleri de buna eklemek en doğrusu olacak. Gezide Ankara'nın, akropolü diyebileceğimiz, merkez noktasındaki inanılmaz hoşgörüyü ve saygıyı; ulaşılması imkansıza yakın, yok olan tarihi; insanlık tarihinin bu en bereketli topraklarda adım adım yeşerişini gözler önüne seren müzeyi; 12. yüzyılda yapılmış Ankara'nın en eski camisini ve müzecilik anlayışında tüm tebrikleri hak eden bir yapıyı göreceğiz. Gezi rotası yapıları ve eserleri ayrıntılı incelemek isteyenler için -yemek molası dahil- yaklaşık 8-9 saat sürecektir.
|
Antik Ankara Gezi Rotası (1. Kısım) |
Geziye ilk olarak Roma Hamamı ile başlıyoruz. Çankırı Caddesi'nde bulunan hamam Ankara'daki en büyük tarih katliamının yapıldığı noktalardan biridir. Aslında hamam konseptinin bir kısmı bugün ki Çankırı Caddesi'nin altında kalmıştır ve çevresinde -hatta içinde- yapılaşmaya izin verilmiştir. Yine de içine girdiğinizde ören yeri hissi vermesi güzel bir duygu. Bir Frig höyüğü üstüne 3. yüzyılda yapılan hamam 10. yüzyıla kadar hamam olarak hizmet vermiş, Osmanlı zamanında ise mezarlık olarak kullanılmıştır. İçeri girdiğinizde karşınıza hamamın avlusu diyebileceğimiz spor alanı(
palaestra) çıkıyor. Hamam kısmına geçtiğimizde ise soğukluk(
frigidarium), ılıklık(
tepidarium) ve sıcaklık(
caldarium) bulunuyor. Buraya giriş yasak olduğundan etrafından dolanmak gerekiyor. Giriş kapısının sağ tarafından ilerlediğimizde Sütunlu Cadde'nin küçük bir kısmı görülüyor. Bu yol Roma dönemi Ankara'sının en önemli ikinci yoludur. Zaten yolun gidiş yönüne baktığımızda Roma Hamamı'nı, Augustus Tapınağı'nı ve Roma Tiyatrosu'nu birbirine bağladığını fark ederiz. Yolun bir tarafında dükkanlar bulunuyor, diğer tarafında da muhtemelen küçük bir su kanalı geçiyor ve iki tarafı da sütunlarla çevrili. Tahminimce yol Perge'de bulunan yolun minyatürü şeklinde olabilir.
|
Balgat Roma Mezarı |
|
Doğu Roma(Bizans) Mezarlığı |
Hamamda birçok mezar taşı, mil taşı, kitabelerin yanı sıra Balgat'ta bulunan bir aile mezarlığı ile TCDD Ankara Gar binası yapılırken ortaya çıkan Doğu Roma(Bizans) mezarlığı bulunmaktadır. Doğu Roma mezarlığının özelliği Ankara'daki 3 Doğu Roma yapıtından birisi olmasıdır. Bizans derken inatla Doğu Roma diye belirtmemin sebebi maalesef ikisinin de aynı imparatorluk olduğunu bilmeyenlerin olması. Bizans ismi 17-18. yüzyıllarda Osmanlı'nın son verdiği Doğu Roma İmparatorluğu için Avrupalı tarihçiler tarafından uydurulmuştur. Nedeni ise Osmanlı sanki Roma'yı değil de Bizans adında, Roma'yla alakası olmayan, başka bir imparatorluğu yendiği algısı yaratmak ve kendini haklı olarak Roma Kayzeri ilan eden Fatih Sultan Mehmet'in imparatorluğu yerine, Kutsal Roma German İmparatorluğu'nu Roma'nın devamı olarak gösterme çabasıdır. Bizans ismi de İstanbul'da ki Roma öncesi Byzantion denilen Yunan kolonisinden gelmekte.
Giriş ücreti 5 TL. MüzeKart geçerli.
Müze hergün 8.30 - 17.30 arası açıktır.
|
Sütunlu Cadde |
|
Julianus Sütunu (Belkız Minaresi) |
Roma Hamamı'ndan çıkıp Çankırı Caddesi'ni Ulus yönüne doğru takip ediyoruz. Karşıdaki Armutlu Sokak'tan valiliğe çıkıyoruz. Valiliğin bulunduğu Hükümet Konağı 1897 yılında yapılmış. Yunanlıların İzmir'i işgalini Ankara halkı işte bu meydanda 19 Mayıs 1919'da protesto etmiş. Meydanda 362'de Roma imparatoru Julianus Apostata'nın Ankara'ya gelişi anısına dikilmiş 15 metre yüksekliğindeki Julianus Sütunu (Belkız Minaresi) bulunmakta. Konumu değiştirilmiş olan sütunun başlığı ise
korinth tarzda. Zaten dikkat edince Ankara'daki Roma sütun başları hep
korinth tarzda yapıldığı fark edilebilir. Bu meydanda üstünde durulması gereken bir Roma yapısı daha var: Roma Yolu (
Cardo Maximus). Bu yol döneminin en önemli yoluydu. Oldukça geniş, çevresinde sütunlar, dükkanlar olan, altında ise hala çalışır halde kanalizasyon sistemine sahip bir yol. Yolun ilk kazısı yapılan kısmı Zincirli Cami'nin hemen yanındaki yeşillik alan, daha doğrusu çöplük, yeni çıkarılan kısmı ise valiliğin önündeki park yerinin altında. 2006 senesinde park yerini yaparken ortaya çıkan yolda Friglerden Osmanlılara kadar Ankara'ya yerleşmiş tüm medeniyetlere ait
eserler çıkarılmasına rağmen park yeri tamamlanmış ve tarihin üstüne asfalt dökülmüştür. Yalnızca 3-4 metre karelik alan sergilenmektedir.
|
Roma Yolu (Cardo Maximus) |
|
Roma Yolu (Eski Hali) |
|
Roma Yolu (Şimdiki Hali) |
|
Selçuklu Hamamı |
|
Augustus Tapınağı |
Julianus Sütunu'ndan yukarı doğru gittiğimizde Hacı Bayram Veli Cami ve Augustus Tapınağı olan şehrin akropolü diyebileceğimiz tepeye çıkmış oluyoruz. Burası eski şehrin kuşkusuz en güzel ve en kutsal noktasıdır. Son dönemlerde yapılan restorasyon çalışmalarıyla daha da güzelleşti. En büyük sorunu ise her zaman ki gibi trafik. Avluya çıktığınızda ilk olarak karşınıza Selçuklular'dan kalma küçük bir hamam kalıntısı çıkar, hemen yanına Hacı Bayram Cami'sinin minberinin ve mihrabının birer kopyasını koymuşlar. Bu merkezi nokta kültürlerin, medeniyetlerin, dinlerin birbirine karşı olan hoşgörüsünü, saygısını; ve aslında binlerce sene geçmesine rağmen insanlığın aynı inanç duygularını paylaştığı gerçeğini gözler önüne serer. Şehrin bu en güzel noktasına Frigler ana tanrıçaları Kibele'nin, Galatlar Ay tanrıları Men'in tapınağını, ardından gelen Romalılar ise İÖ 25-20 arasında
Monumentum Ancyranum(Ankara Anıtı) denen şimdiki Augustus Tapınağı'nı yapmışlardır. Doğu Roma döneminde bu tapınak kilise olarak kullanılmış, Osmanlı zamanında ise bir dönem medrese olmuş ve 1428 yılında hemen bitişiğine -hatta biraz içine- Hacı Bayram Veli Camisi yapılmıştır. Kısaca burası 5 farklı medeniyetin ortak din merkezi olmuş. Tapınağı eşsiz kılan özelliği ise "Tanrılaşmış Augustus'un Yapmış Olduğu İşler"(
Res Gestae Divi Augusti) adlı antik dünyanın benzersiz ve en uzun yazıtına sahip olmasıdır. Bu yazıt Sezar'ın yeğeni olan Augustus'un Vesta Rahibeleri ile Roma'nın Augustus tapınaklarına dağıtılmış ancak sadece Ankara'daki yazıt Latince ve Yunanca olarak günümüze kadar ulaşabilmiştir. Yunanca hali dış duvarda görülebilir. Bu eşsiz özelliği neticesinde bu tapınağa Yazıtlar Kraliçesi gibi isimler verilmiştir. Tapınağın bitişiğinde ise ilk Türk tarikatının kurucusu Hacı Bayram'ın yaptırdığı cami ve öldüğünde(1430) nakledildiği türbesi bulunmakta. Ayrıca Hacı Bayram, Fatih Sultan Mehmet'in yanından ayırmadığı Akşemseddin'in hocasıdır. Selçukluların, Osmanlıların diğer dinlere olan saygısının ve hoşgörüsünün çok güzel bir örneğidir bu iki yapının oluşturduğu görüntü. Ancak şuanda böyle bir hoşgörünün varlığı tartışılır. Çünkü Augustus Tapınağı'nın tarihinin yazdığı levhalarda kendine Müslüman deme cürretini gösteren bazı şaklabanlar "Tanrısal Augustus", "tanrı" gibi kelimeleri kazımış. Bunlar cahil değil, çünkü cahil olsa okumaz, bunlar daha tehlikeli olan yarı-cahil sınıftan. Hem okuyor hem karalıyor. Kapasiteleri imparatorlukların en parlak dönemlerinde "tanrı-kral" yönetim şeklinin oluştuğu gerçeğini kaldırabilecek düzeyde değil. Mesela Sezar yüzünü kırmızıya boyayarak kendini Jüpiter olarak görmüş, Kanuni Sultan Süleyman ise kendisini Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olarak tanıtmıştır. Yani geçmiş dönem imparatorluklarında tanrısallaşma çok da ilginç değil. Günümüzde bile bazı liderlerin bu tip yüceltmelerle karşılaştıklarını göz önüne alırsak, bilinen dünyanın neredeyse tamamına hakim olan bir imparatorun kendini "tanrı" sınıfına koyması anlaşılabilir bir durumdur.
|
Augustus Tapınağı |
|
Augustus tanıtım levhası karalamaları |
|
Tanrılaşmış Augustus'un Yaptığı İşler
"Res Gestae Divi Augusti"
Eski Yunanca Yazıt |
|
Doğu Roma(Bizans) Duvarı |
|
Hacı Bayram Veli Cami |
|
Roma Tiyatrosu |
Hacı Bayram Veli Cami'sinin yanında Doğu Roma'dan kalan 2. eser olan surlar bulunmakta. Bu surların da 7. yüzyılda Sasanilere karşı yapıldığı düşünülüyor. Hacı Bayram'dan Hisar tarafına baktığımızda Roma Tiyatrosunu görebiliriz. 2. yüzyılda yapılan bu tiyatro Ankara'daki diğeri yok olmuş olan iki tiyatrodan biri. Buradan devam ediyor ve Anafartalar Caddesi'ne çıkıyoruz. Anafartalar Caddesi ile Çıkrıkçılar Yokuşu'nun kesiştiği köşedeki binanın(altında İş Bankası, Albaraka Türk olan) arkasında çok ilginç bir yapı var: Aziz Klemens Kilisesi (St. Clemens Kilisesi). Bu kilise Doğu Roma'dan kalan en önemli yapı olmasına rağmen bugün dışarıdan görmek imkansız çünkü binaların arasında kalmış. Orada çalışanlar bile bu kiliseden bihaber olma olasılığı çok yüksek. Kiliseyi görebilmek için o binanın apartman görevlisini bulmanız gerekiyor. Hatta bazı
iyilik sever kişiler kendi evlerinin arka balkonundan(bina boşluğuna bakan) insanların kiliseye bakmasına izin veriyormuş. Aslında bu kilise tarihe karşı ne kadar sorumsuz olduğumuzun küçük ama önemli bir göstergesi. Maalesef biz gittiğimizde görevli izinde olduğu için kiliseyi göremedik. 5 ile 9. yüzyıllar arası yapılmış olan kilise, Ayasofya'nın planıyla ortak yönler taşıyor.
|
Hacı Bayram'dan Kale |
|
Hisar'dan Kale |
|
Hisar'dan Kale |
|
Anafartalar Caddesi, Zincirli Cami |
|
St. Clemens Kilisesi |
|
St. Clemens Kilisesi |